Thursday, November 15, 2007

Nukleer Yasaya KARSI Yuruyorum - 14 Kasim 2007

Merhabalar,

Nukleer Yasa Meclis'ten gecti ve onay icin Cumhurbaskani Abdullah Gul'e gonderildi. Bu yasanin veto edilmesi talebini Cumhurbaskanina ileten mektubu ekte gonderiyorum.

Vatandas olarak talebinizi iletmek isterseniz,
Cumhurbaskani e-posta adresi:
cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr

Selamlar,
Aysen Eren

*******************
ANKARA; 14.11.2007
Sayın Abdullah GÜL
Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaşkanıANKARA
Konu: 09.11.2007 tarihli 5710 sayılı Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesiyle Enerji Satışına İlişkin Kanunun Veto Edilmesi Talebi

"Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin 5710 Sayılı Kanun" 09.11.2007 tarihinde TBMM tarafından kabul edildi. Makamınıza gönderilen bu yasa, Türkiye'yi bilinen bir çıkmaza sokacaktır. Ülkemizin nükleer güç santrallerine ihtiyacı yoktur. Yıllardır nükleer lobilerin baskısıyla, ülkemiz enerji sektörü plansız ve kuralsız bırakılmıştır. Bunun sonucunda da, Türkiye'nin enerji ihtiyacı lobilerin baskısıyla şekillenmiştir. Oysa ki, pek çok ülke nükleer güç santrallerinden vazgeçmekte, pek çok ülke de kısa dönemde bu santralleri terk edeceğini bildirmektedir. Yatırım sahası daralan nükleer lobiciler, bu santrallerini Türkiye'ye satmaya çalışmaktadır. Kirli, pahalı ve atıklarına hala çözüm bulunamamış nükleer santral çabalarının ülkemiz ekonomisine maliyeti de ağır olacaktır. Enerji alım garantili olarak yapılması düşünülen bu santrallerin ülkemize en kabaca maliyeti 12-15 milyar dolardan fazla olacaktır. Bu maliyet, 1999 depremi sonrasında Türkiye'nin Dünya Bankasından çektiği krediden fazladır. Ülkemizin sınırlı kaynaklarının bu şekilde kullanılması, ülkemizi yeni bir ekonomik bunalıma sürükleyecektir.

Oysaki enerjide kaynak çeşitliliğini yerli kaynaklarımız ile sağlama konusunda hala atılacak önemli adımlar vardır. Bugün Nükleer Santral Yasasının tartışıldığı koşullarda yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretimindeki payı son derece düşük seviyededir. Öncelik yerli kaynaklarımızı devreye sokarak yeni yatırımlar ile elektrik enerjisi dağıtımındaki kayıp-kaçakların giderilmesine verilmelidir.

Nükleer santrallerin kaza riski gazetelere yansıyan nükleer kaza vakaları ile sabittir. En son 16 Temmuz 2007’de Japonya’da yaşanan deprem, dünyanın en modern ve en büyük nükleer tesisi Kashiwazaki-Kariwa’da ciddi teknik sorunlar yaratmış ve radyasyon sızıntısı olmuştur. Şüphesiz, bir deprem ülkesi olan Türkiye’de nükleer kaza riski yüksektir. Nükleer güç santrallerinin sağlığa olumsuz etkileri de, başta Çernobil nükleer kazası olmak üzere pek çok facia da yaşanmıştır. Greenpeace tarafından yeni yayınlanan rapora göre, sadece Belarus’da bugüne kadar 93 bini ölümcül toplam 360 bin kanser vakası saptandı. Bu kaza sonrasında “Karadeniz Bölgesinde” kanser vakalarında ciddi artışlar oldu. Bu kazanın etkisi kuşaklar boyu sürdü ve sürecek. “Nükleer” sözcüğü, ülkemiz insanlarında üç sözcüğü çağrıştırıyor, “Çernobil, Kanser, Karadeniz”. Radyasyon görünmez, kokmaz ve sınır tanımaz. Nükleer santrallerin yaratacağı risklere karşı halkımız savunmasızdır.

Kurulacak bu santrallerin ekolojik geleceğimizde onarılamaz tahribatlara yol açacağı ortadadır. Nükleer santrallerden çıkan atıkların binlerce yıl kaybolmadığı, havaya, toprağa ve suya karışma tehlikesi barındırdığı açıktır. Yıllarca gelişmiş ülkeler nükleer santral atıklarını başka ülkelere göndermeye çalışmıştır.

Nükleer Güç Santralleri hakkındaki kanunu çıkartan Meclis, bu konuda kamuoyunda geniş bir uzlaşma aramadan, "ben yaptım oldu" anlayışıyla bu yasayı dayatmıştır. Yasanın görüşüldüğü komisyonlara davet edilen Sivil Toplum Kuruluşları, Elektrik Mühendisleri Odası, TEMA Vakfı ve Greenpeace yasa hakkında olumsuz görüş bildirmiştir. Konuya duyarlı bütün kesimlerin Sinop’ta ve Akkuyu’da başta yöre halkının nükleer santrale karşı çıkması, Meclise verilen 100 bin imza, bilim insanları bildirisi önemli yurttaş tepkileridir.

Anılan sebeplerle 5710 sayılı yasanın onaylanmamasını takdirlerinize arz ederim. Yaşamlarımız ve güzel ülkemiz bir avuç lobicinin çıkarlarına emanet edilmemelidir.

Saygılarımla.

Ad, soyad: Ayşen EREN
Adres: 34704 İstanbul
E-Posta: ayseneren@yahoo.com

Nukleer Yasaya KARSI Yuruyorum- 07 Kasim 2007

7 Kasim 2007

Sayin Milletvekili,

Bugunku Meclis gundeminde tartisacaginiz kisaca "Nukleer Yasa" olarak bilinen 5710 sayili yasa Turkiye'yi bugunumuzu, gelecegimizi, cocuklarimizi, torunlarimizi ve bizden sonra gelecek kusaklari etkileyecek bir yasadir.

Bu yasa icin komisyonlara davet edilen ve gorusleri sorulan sivil toplum kuruluslari Elektrik Muhendisleri Odasi, TEMA Vakfi ve Greenpeace yasaya "HAYIR" demislerdir. TEMA Vakfı ve Greenpeace hazirladiklari enerji dosyalarini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakani Sayin Hilmi Guler'e iletmislerdir.

8 ay Istanbul sokaklarinda "Nukleer Yasaya KARSI Yurudum". Karsilastigim, konustugum insanlar "Nukleer Enerjiye HAYIR" demektedir. Yuruyuslerimin guncesini http://www.nukleeryasayakarsiyuruyorum.blogspot.com/ inceleyebilirsiniz.

Enerji verimliligi,
Enerji tasarrufu,
Doga dostu yenilenebilir enerji kaynaklari,

enerji politamızın temel taslari olmali iken,

Deprem bolgesi ulkemizde nukleer kaza korkusu, atik ve radyasyon riski ile niye yasayalim?

Hicbir nukleer enerji santrali guvenli degildir. Radyasyon kokmaz, gorunmez, sinir tanimaz. Sizinti olmasi kacilmazdir. Etkileri zaman icinde ortaya cikar. Yapilan arastirmalar nukleer enerji santrallarinin yakininda yasayan insanlarda yuksek kanser oranlarinin gorundugunu, Isvec'te kucuk cocuklarda zeka geriligi saptandigini gosteriyor.

Yasa gorusulurken nukleer enerji mi bizim icin onemli yoksa insan hayati ve sagligi mi lutfen dusunun.

Saygilarimla,

Aysen Eren
http://www.nukleeryasayakarsiyuruyorum.blogspot.com/