14 Aralik 2006
Hava gunesli ve ilik. Ben gecen hafta kaybettigimiz Arda'yi ve annesi Senay hanimi dusunuyorum. Mesajimi degistirmeye ve daha keskin bir ifade kullanmaya karar veriyorum. "Nukleer Yasaya KARSI Yuruyorum. Nukleer Oldurur" yazan kartonum elimde Kadikoy carsida basliyorum yurumeye. Yuruye yuruye yollar asinmiyor ama ayakkabilar asiniyor :) Ilk duragim ayakkabi tamircim Mehmet Usta. Baba, ogul calisiyorlar ve yillardir ayni dukkandalar. Sohbet sirasinda konuyu nukleere getiriyorum ve soruyorum haberiniz var mi diye. Haberleri yok. Ne oldugunu bilmiyorlar. Nukleer enerji ile elektrik uretmek icin santral kurmak istiyorlar diyerek konuya giriyor ve neden "Nukleer Yasaya KARSI Yurudugumu" anlatiyorum. Mehmet Usta okumamis ama akilli genc bir adam. "Ben de karsiyim" diyor. "Turkiye'nin uc yani denizlerle cevrili, neden denizden enerji uretilmiyor? Bogazin akintisi kullanilarak elektrik uretilmez mi?" diye bana soruyor. Ben bu akilli ve vizyon sahibi sorular karsisinda hem sasiriyorum hem de cok mutlu oluyorum. Bunu bu kucuk dukkan icinde tum gun ayakkabi tamir eden bu adam dusunuyor da neden devlet buyukleri dusunmuyor? Dunyada bunu yapan ulkeler oldugunu ama bunun cok rant getiren bir cozum olmadigi icin bizim devletin prim vermedigini anlatiyorum. "Biz de sizi destekliyoruz" diyor ve fotograf ricami kirmiyor. Bu moladan sonra Acıbadem'e dogru ilerliyor ve cadde boyunca yuruyorum... .
Nukleere Yasaya KARSI Yuruyusum Devam Edecek...
Selamlar,
Ayşen Eren