Saturday, February 09, 2008

Dünya Sağlık Örgütü’nün Radyasyon ve Sağlık Alanında Bağımsız Olması İçin Sağlık Uzmanları Çağrısı-9 Subat 08

KİME:
Sayın Chan, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü ve
Prof. Dr. Recep Akdağ,T.C. Sağlık Bakanı.


Dünya Sağlık Örgütü halk sağlığı sorunlarının çözümüne yönelik çalışır ve “bilgilendirilmiş kamuoyunun oluşturulmasına yardımcı olmak” başlıca sorumlulukları arasındadır (DSÖ’nün Kuruluşuna İlişkin Yasa, 7 Nisan 1948). Fakat, 28 Mayıs 1959’da imzalanan DSÖ/UAEA anlaşmasından beri DSÖ UAEA’nın emrine girmiştir. Sağlık uzmanları olarak, DSÖ’nün, kuruluşuna ilişkin yasada öngörüldüğü şekilde, iyonlaşmış radyasyon alanında bağımsızlığını geri kazanmasına yönelik girişimi destekliyoruz. Geçmişte DSÖ, kurumun içine tütün lobisine ait şahıslar sızdığından dolayı, pasif sigara içiciliğine karşı mücadelesinde etkisiz hale getirilmiştir. DSÖ simdi de, BM hiyerarşisinin tepesindeki UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) tarafından temsil edilen, ve tütün lobisinden çok daha güçlü olan nükleer lobi tarafından felce uğratılmaktadır. Diğer BM ajansları ve DSÖ sadece BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne rapor vermekle yükümlü iken, UAEA BM Güvenlik Konseyi’ne rapor vermekle yükümlü olup, bu konseyin bünyesinde ticari nükleer enerjinin tanıtımını koordine etmektedir.

UAEA’nın yasal ana amacı dünyada atom enerjisinin barış, sağlık ve refaha katkısını artırmak ve hızlandırmaktır. DTÖ/UAEA anlaşması “Ne zaman organizasyonlardan herhangi biri diğer organizasyonun büyük ilgisi olan veya olabilecek olan bir konuda bir program veya aktivite başlatmayı önerirse, ilk taraf ortak anlaşmayla konuyu ayarlayan bir görüşle diğer tarafa danışmalıdır.” şartını koyar. Anlaşma ayrıca (şık III) “gizli bilginin korunması için belirli kısıtlamaların” uygulanmasını sağlar. Bu gizlilik 23 - 27 Kasım 1995’deki DSÖ Çernobil Konferansı’nın tutanaklarının yayınlanmamasına yol açmıştır. 700 katılımcı Mart 1996 için söz verilen tutanakları halen beklemektedir. Konferans tarihinde DTÖ genel direktörü olan Dr. Nakajima, 2001’de İsveç İtalyan Televizyonu ile yaptığı röportajda DSÖ ve UAEA arasında hukuki olarak belirlenen ilişkilerden dolayı bu tutanakların sansür edildiğini doğrulamıştır.

Araştırma projeleri için, “ortak anlaşmayla konunun ayarlanması” ifadesi DSÖ’nün nükleer kaza alanındaki tüm özgürlüğünün kaldırılmasını ima eder. Cenevre’deki 1995 konferansının programının ekleri Çernobil kaza sonuçlarının kronolojisini göstermekte ve DSÖ’nün katılımının çok geç olduğunu doğrulamaktadır. Eklerdeki son iki nokta kayda değerdir. “1990 başı: DSÖ, uluslararası yardım projesinin başlatılması için Sovyetler Birliği Sağlık Bakanlığı tarafından davet edildi. 1991 Mayıs. Uluslararası proje UAEA tarafından tamamlandı.”
Yani, Sovyetler Birliği Sağlık Bakanlığı tarafından istenen proje için planları sağlayan UAEA’nın kendisidir. Bu, diş çürümeleri bile en öncelikli konuların arasına alınırken, DSÖ’nün 1957’de yayımlanan “Radyasyonun İnsanlardaki Genetik Etkileri Teknik Raporu”ndan beri kritik bir konu olarak kabul edilen genetik hasarın projeden neden çıkarıldığını açıklamaktadır.

Sonuç olarak, Çernobil’e ilişkin sağlık problemleri hakkında BM’ye bilgi verenler, atom enerjisinden ticari gelir elde edenler, UAEA ajansı ve ajansın sözcüsü, ve ayrıca ICRP*’nin kendi kendini atamış memurlarının önerilerine bağımlı olarak çalışan UNSCEAR’dır. Bu şahıs ve kurumlar, 1996’da Çernobil kazası sonrasında yayılan radyasyondan kaynaklanan toplam ölümlerin 32 olduğunu ileri sürdüler. 2005’te ise 54 ölümden dem vururken ayrıca çocuklarda 4000 tiroyid kanser vakası görüldüğünü kabul ettiler ki UAEA’nın bu gerçeği 1995’te yaptığı gibi göz ardı etmesine artik imkan kalmamıştı.

DSÖ’nün Çernobil nedeniyle radyoaktif kirliliğe maruz kalmış çevrelerde yaşamaya mahkum edilen 1 milyon çocuğa acilen destek sağlaması gerekmektedir. Radyoaktif kirliliğin %90’ı dahili, geri kalanı haricidir. Bazı iç organlar radyoaktif maddeleri yüksek yoğunlukta biriktirir. Bunun neticesinde ortaya çıkan kronik kirlenmenin sağlık üzerinde çok ciddi etkileri vardır. Bugün Belarus’ta kirlenmiş alanlarda yaşayan çocukların %85’i hastadır, patlamadan önce bu rakam %15 idi**. 2001’de Rus Federasyonu Şef Sağlık Memuru, 184,000 tasfiye memurunun %10’unun öldüğüne ve üçte birinin sakat kaldığına işaret etmiştir. 25 Nisan 2005’te Paris Ukrayna Büyükelçiliği’nde yapılan basın açıklamasına göre ayrıca bu şahısların %94,2’si 2004 yılı itibariyle hastaydı. 2001 Kiev konferansında, bu işçilerin %10’unun, ki bunların yarısı genç asker acemileriydi, öldüğünü, üçte birinin hasta olduğunu ve durumlarının hızla kötüye gittiğini öğrendik. Ukrayna Büyükelçiliği kirlenmiş bölgede yaşayanların %87,5’nin hasta olduğunu ve bu oranın her yıl arttığını belirtti.

Ukrayna, Belarus ve Rusya Federasyonu’nda yapılan yüzlerce epidemiyolojik araştırma, tüm kanser tiplerinde binlerce ölümle sonuçlanan vakalarda kayda değer bir yükselme olduğunu, ölü doğum ve erken doğumlarda artışı, ani düşük vakalarının arttığını, sayıları gitgide artan genetik anomali ve biçim bozukluklarını , zihin gelişiminde gerilik ve bozukluk, sinir hastalıkları, körlük ve solunum, kardiyovasküler, sindirim, idrar yolları ve endokrin sistem hastalıklarında artışı saptadı.

Aşağıda imzaları olan sağlık uzmanları, 10 yıldan daha uzun süredir devam eden bu kabul edilemez durumu değiştirmek için 26 Nisan 2007’den beri DSÖ’nün önünde sessizce nöbet bekleyen kişileri destekliyoruz. Onlarla birlikte, kuruluş metnine uygun olarak DSÖ’nün bağımsızlığını yeniden kazanması için WHA 12-40 numaralı anlaşmanın değiştirilmesini talep ediyoruz.

Bizler, bu anlaşmanın tekrar gözden geçirilmesi hususunun bir sonraki Dünya Sağlık Meclisi programına konulmasını talep ediyoruz. Çünkü DSÖ, iyonize radyasyon, Çernobil sonrası sağlık komplikasyonları ve özellikle yapay radyoelementlerin uzun süreli solunumundan kaynaklanan kronik, düşük dozlu radyasyon alımının sağlığa etkileri alanında “uluslararası sağlık işlerini yönlendiren ve koordine eden yetkili olarak hareket edebilmeli”, “araştırmayı özendirip yönetebilmeli” ve “sağlık alanında halka gerekli bilgi, danışmanlık hizmetleri ve desteği sağlayabilmelidir”(DSÖ Anayasası 2.a, n ve q şıkları).

*ICRP International Commission on RadioProtection – Radyo Güvenliğinde Uluslararası Komisyon ** Rakamlar Nisan 2000’deki parlamento duruşması sırasında Sağlık Bakanlığı ve Belarus Bilimler Akademisi tarafından sağlanmıştır.